Bir insan, yaban mersini adeta doğanın sunmuş olduğu bir hazineyi tadarken, bedeninde hayat bulan bir dizi mucizeye tanık olur. Yaban mersini, içerdiği derin renk ve yoğun lezzetin yanı sıra, sağlık dolu sırlarla doludur. Onun her bir tanesi, binlerce yıldır toprakta gizlenen birer hazine gibidir.
Kalp, yaban mersininin sevgi dolu bir dokunuşuyla coşar. Kan damarları, yaban mersininin içindeki iyilik dolu sularıyla genişler ve kolesterol, dengelenmenin huzurunu bulur. Bilişsel bahçeler, yaban mersiniyle sulandığında, unutulmuş anılar filizlenir ve zihin, yaban mersininin soluğunda dans eder.
Gözler, yaban mersininin içindeki masumiyetin pırıltısını görür. Gökyüzü mavisi, yaban mersiniyle kaplıydı ve düşler, bu mavi okyanusta yüzer gibi hafifler. Bağışıklık savaşçıları, yaban mersininin kalkanı altında toplanır, hastalıklara karşı cesur bir savunma başlatır.
Yaban mersini, insanın yüreğindeki şiirin bir kısmıdır. Onun tadı, bir aşk hikayesinin ilk kıpırtılarına benzer; tatlı ve hafif, ama sonsuz bir anlam taşır. Yaban mersini, insanın bedeninde bir şarkı gibi yankılanır, sağlık ve huzur dolu dizeleriyle her hücreyi sarar.
Ve böylece, insan yaban mersiniyi yerken, doğanın armağan ettiği bu büyülü meyvenin sihrine kapılır ve bedeninde yeni bir yaşamın tohumlarını görür.